31 Ocak 2014 Cuma

Selçuk -Efes- Şirince _ Ocak 2014

İzmir gezisine devam...

 Adnan Menderes Havaalanı'ndan trenle önce Selçuk'a gidiyoruz. Yalnız ya erken gittik ya da bir önceki treni kaçırdık. Bu yüzden treni bir buçuk saat beklemek zorunda kaldık. Neyse bizde konuşacak konu tükenmez öflemeye gerek yok oturup lak lak edeceğiz :))   .... Ha unutmadan havaalanındaki çay olayını anlatayım. Malum havaalanları insan kazıklamak için en uygun yerlerden biridir. Yolcu mecbur almak zorunda. Çay aldım. Çayın dudak payı oranı abartılmış. Neredeyse bardağın yarısı boş. Çayı veren kişiye çayın yarısının olmadığını desem de bir reaksiyon alamam. Hey Allahım! Beni Angelina Jolie sandı herhalde ! Sonra tren yolculuğu.. Yolculuk bir saate yakın sürdü. Nejla derin uykulara daldı. Ben de bakındım yollara dağlara taşlara.. Mandalina ağağları turunçları seyretmek ayrı bir zevk.
   Selçuk'a vardık Tren garı çok sevimli. O gün pazar var . Şanslıyız deve güreşi festivali var. Yenilen develer de sucuk yapılıyor sanırım ahah :D  Davul zurna develer sucuklar Hak getireee!! ve de dağıtılan sıcak lokma  daha ne olsunnn :)) Selçuk küçük bir yer . Gezilecek bir camii var. The next destination is.....Ephesos! Selçuk'tan max 20 dk sürüyor. Servis arabaları devamlı Selçuk'tan Efes'e kalkmaktadır.




EFES 
Buraya gelip de bu antik şehirden etkilenmeyen kim vardır acaba. Müze kartı almanız tavsiye  edilir. Ben de ilk kez burada çıkarttım. Öğrenci kimliğiniz yanınızdaysa 5 dakika içinde bir yıl geçerliliği olan müze kartınız elinizde. Efes Antik kentinin kapladığı alan çok geniş. Şimdi biraz Viki zamanı:  Anadolu'nun batı kıyısında, bugünkü İzmir ilininSelçuk ilçesi sınırları içerisinde bulunan, daha sonra önemli bir Roma kenti olan antik bir Yunan kentiydi. Klasik Yunan döneminde İyonya'nın on iki şehrinden biriydi. Kuruluşu Cilalı Taş Devri MÖ 6000 yıllarına dayanır.

Celsus Kütüphanesi

Roma dönemi yapılarının en güzellerinden birisi olan yapı hem kütüphane, hem de mezar anıtı görevini üstlenmiştir. 106 yılında Efes valisi olan Celsus ölünce, oğlu kütüphaneyi babasının adına mezar anıtı olarak yaptırmıştır. Celsus'un lahdi kütüphanenin batı duvarı altındadır. Cephesi 1970-1980 yılları arasında restore edilmiştir. Kütüphanede kitap ruloları, duvarlardaki nişlerde saklanıyordu.


Meryem Ana Evi

Hac görevimi Mekke'de yerine getirmek istediğimden burayı ziyaret etmedim desem yalan olur zamanımız azdı. Burayı bu seferlik gezemedim. Başka sefere inşallah :) 
Bülbüldağı'nda İsa'nın annesi Meryem'in son yıllarını St. John ile birlikte geçirdiğine inanılan kilisedir.Hıristiyanlar için hac yeridir ve bazı papalar tarafınan da ziyaret edilmiştir. Meryem'in burada ölü mezarının da Bülbüldağı'nda olduğu düşünülmesine karşın Kitab-ı Mukaddes'de anlatıldığı gibi Meryem'in mezarı dönemin selefkosunda bugünün Silifke'sinde olduğu inanılmaktadır.
 Antik Tiyatro 
Efes harabelerinin en güzel yapılarından biri olan tiyatro, oldukça sağlam kalmış ve bir süre öncesine kadar Efes Festivali gibi şenliklerde rahatlıkla kullanılabilmiştir. Ancak aşırı kullanımdan kaynaklanan kaymalar nedeniyle tekrar restorasyon çalışmaları başlamış ve korumaya alınmıştır.25000 kişilik tiyatronun ilk kez Hellenistik dönemde yapıldığı bilinmekte ise de bugüne gelen tiyatronun İmparator Cladius zamanında yeniden inşaasına başlandığı, İmparator Trianus M.S..98-117 döneminde tamam landığı bilinmektedir. Tiyatronun ön kısmında oldukça sağlam ve iri taşlarla yapılmış soyunma yerleri belirgin şekilde görülmektedir.  Ayrıntılı bilgi için bkz: http://www.mekan360.com/360fx_efesantiktiyatro-izmir-selcuk.html



ŞİRİNCE 

Şirince'ye gitmek için Efes'ten servise binip Selçuk'a dönüyoruz ve oradan Şirince servisine biniyoruz. Selçuk Şirince arası yanlış hatırlamıyorsam yarım saat kadar. Şirince'ye giden yol dar dağlık bir yol. Ya bu servislerle ya da özel arabanızla Şirince'ye gidebilirsiniz. Dağın tepesinde bir köy burası ama adı gibi çok şirin. Şaraplarıyla ünlü Şirince'de her dükkandan çıkan satıcılar sizi şaraplarını tatmanız için dükkanlarına davet eder.  Şirince Köyü'nün tepesinde eski bir kilise var. Kilisenin hemen dibinde de eski bir şarap mahseni.  Yalnız kilisenin içi içler acısı. Her gelen " I was here " misali kilisenin duvarlarına adlarını kazımışlar. Turistik bir köy burası. Yerlileri ya el üretimi eşyalarını satarlar yollarda ya da evlerini  kafe tarzı yerlere çevirmiş ziyaretçilere yöresel yemekleri tatma olanağı sunmaktadırlar. Biz de çok güzel bir yere oturduk ve yemeğimizi yedik. Çıkışta da mekanın sahibinin izniyle  torbama mandalina ve narları doldurdum :)))  Şirince güzel yer vesselam baharda ayrı bir güzel olacağından da şüphem yok. Kıyamet kopmadan bir ziyaret edin derim. :)P
  Viki der ki : , İzmir'in Selçuk ilçesine bağlı ve Selçuk'a 8 km uzaklıkta tarihi mimarisi başarıyla korunmuş turistik bir köydür.
Özgün adı olan Kırkınca'nın efsanevi bir çağda dağlara vuran kırk kişiye atfen verildiği rivayet edilir. Rum telaffuzunda KirkiceKirkince ve nihayet Çirkince gibi biçimler alan bu ad, Cumhuriyet'in ilk yıllarında dönemin İzmir valisi Kazım Dirik'in talimatıyla Şirince şeklinde resmileştirilmiştir. 2012 itibariyle nüfusu 536 kişidir





 Mahsene girerken... Almanya'nın meşhur "glühwein"ını yani sıcak şarabını burada bulabilirsniz.





Şirince'deki şarap evlerinden biri..

27 Ocak 2014 Pazartesi

İzmir / Smyrna_ Ocak 2014

İzmir ...

 Senelerdir gidip görmek istediğim ama bir türlü fırsat bulamadığım şehir. Kısmet bu seneymiş. Aylar öncesinden alınan bilet. Ve aylarca görülmeyen dost..  İzmir'e gelmek için bahanem çoktu doğrusu.  


Biraz viki'ye bakıp İzmir hakkında kısaca bilgi edinelim..İzmir, Türkiye'nin üçüncü büyük metropolü,  ve önemli bir fuar merkezi olan liman kenti.İzmir'in batısında denizi, plajları ve termal merkezleriyle Çeşme Yarımadası uzanır. Antik çağların en ünlü kentleri arasında yer alan Efes, Roma’nın imparatorluk devrinde dünyanın en büyük kentlerinden biriydi. Tüm İyonya kültürünün zenginliklerini bünyesinde barındıran Efes, yoğun sanatsal etkinliklerle de adını duyuruyordu. Bu maksatla da bu şehre "Güzel İzmir", "Eski İzmir" ve "la Perle de l'Ionie" (İyonya'nın İncisi) deniyordu. İzmir, yatlar ve gemilerle çevrilmiş uzun ve dar bir körfezin başında yer almaktadır. Sahil boyunca palmiye, hurma ağaçları ve geniş caddeler bulunmaktadır. İzmir Limanı, Mersin Limanı'ndan sonra Türkiye'nin en büyük limanıdır. Canlı ve kozmopolit bir şehir olan İzmir, uluslararası sanat festivalleri ve İzmir Enternasyonal Fuarı ile de önemli bir yer tutar.

Yukarıda görülen fotoğrafta İzmir'in önemli simgelerinden biri olan İzmir Saat Kulesi yer almaktadır. Etrafındaki palmiyelerle gerek gündüz gerek gece hoş bir görüntüsü var. Gece çektiğim fotoğrafını da ekleyeyim lafı geçmişken


İzmir güzel şehir. Tarih boyunca birçok büyük medeniyete ev sahipliği yapmış. Her mevsim binlerce yerli yabancı turist bu şehri ziyaret etmektedir. Bunlar bilinen şeyler.  Yalnız bu şehir daha iyi olabilirken şehirde birçok aksaklıklar göze çarpıyor. Türkiye'nin üçüncü metropolü diyoruz fakat ulaşım iyi değil. Allah'tan bir metro yapılmış. Ondan önce hayat nasıldı tahmin edemiyorum. Kordon boyu iyi asfaltlanmamış çamur içinde. Ki İzmir denilince akla Kordon gelir. Birçok İzmirli arkadaşımla konuştum ve onlar da tespitlerimde haklı olduğumu söylediler. Benim ziyaretim boyunca yağmur yağmadı fakat altyapı sisteminin kötü olmasından yağmurlu havalarda cennet İzmir'in cehenneme dönüştüğünü arkadaşlarımdan duydum. Kordon boyunca yürürken çiğdem / çekirdek satanlarla karşılaşmanız büyük ihtimal. Yürümek , yürürken sohbet etmek için çok hoş bir yer. Umarım belediye burayı daha da güzelleştirir. Şimdi de Kordon'dan bir görüntü geliyor..

İzmir denilince akla gelen şeylerden bir diğeri  de BOYOZdur. Peki nedir boyoz?  Poğaça tarzı bir şey ama tadı enfes : Viki'ye bakıyoruz hemen :))  Boyoz 1492'de Türkiye'ye yerleşen Sefaradlar tarafından Anadolu ve özellikle İzmir mutfağına katılmış, İzmir damak tadı ile özdeşleşmiş, mayasız bir hamur işidir.
Boyoz, İspanyolca yazılışıyla bollos, "küçük somun" anlamına gelen bollo sözcüğünün çoğuludur. İspanyolca iki L harfi Y sesiyle okunur. Birçok mutfakta çörek, börek benzeri unlu mamüllerin Sefarad kültürüne özgü bir uygulamasıdır.Benim objektifimden bakalım bir de... Çok fazla yemeyin yağlı olduğundan mide bulantısı yapabilir :P Genellikle sade içinde bir şey olmuyor. 

Peki KUMRU nedir? bir kuş türü.. Yok değilmiş :) İzmir'de  bir sandwich türü . Arkadaşım kumru yiyelim der.. Kumru nedir diye sorunca bilmediğime şaşırır. Aklıma kuş balık gibi şeyler geldi ama aslında olan...

Buralara kadar gelmişiz ee bir KARŞIYAKA da yapalım nam-ı değer 35.5. Burası biraz daha tikky mekanlarla dolu. Caddelerindeki kafeler her daim gençler tarafından uğrak mekanlardan. Vapur sefası da harika oluyor. Vapura binmeden kumru almayı ya da martılar için simit almayı unutmayın ;) 


Karşıyaka sahilden...
Söylemeden geçmeyeyim. İzmir'de Atatürk sevgisi çok yoğun. Her yerde Atatürk posterleri var. Otobüslerde bile.  Atatürk kendinin bu kadar putlaştırılmasından hoşlanır mıydı? diye sordum kendime ! ? 

İzmir macerası devam edecektir... İzmir gezim boyunca bana yoldaş olan canım arkadaşım Nejla'ya çok teşekkürler.

26 Ocak 2014 Pazar

Barcelona ve Gaudi Amca_ Ocak 2012

ANTONİ GAUDİ :  
Antoni Gaudí ya da tam adıyla Antoni Plàcid Guillem Gaudí i Cornet, (höh !)  İspanya’da Art Nouveau akımının öncüsü olan ünlü Katalan mimardır. Barselona’nın en ünlü mimari eserlerinin yaratıcısıdır.25 Haziran 1852’de Katalonya’nın Reus kentinde doğmuştur. Bir bakır ustasının oğludur. 1869’da başladığı mimari eğitimi, askerlik hizmeti ve çeşitli nedenlerle sekiz yıl sürmüştür. 1878’de eğitimini tamamladığı Barselona kenti, tüm sanatsal etkinliklerinin merkezi olmuş ve kişiliğinin gelişiminde büyük yer tutmuştur. O dönem, Barselona’da özellikle tekstil endüstrisinin gelişmesiyle orta sınıfın güçlendiği, zenginliğin ve şehirsel gelişimin arttığı bir dönemdi. Gaudí, Fransız mimar Eugene Viollet-le-Duc ve “süsleme, mimarinin kaynağıdır” diyen İngiliz düşünür John Ruskin’in fikirlerinden etkilenmiştir. Zamanla 19. yüzyılın baskın tarihi stillerinin ötesine geçerek, kendi sınıflandırılması güç estetiğini yaratmıştır. Gaudí, koyu bir Katolik ve ateşli bir Katalan milliyetçisiydi. Katalanca konuşmanın yasalara aykırı olduğu bir dönemde, Katalanca konuştuğu için tutuklandığı bilinir. İlerleyen yaşında kendini tamamen dini bir yapıya adaması da dindarlığından kaynaklanır.
Gaudí, bir dahi olarak kabul edilmekle birlikte renk körü olduğuna dair bir iddia vardır. Bu iddiaya göre, eserlerini yardımcısı Joseph Maria Jujol olmadan yaratması mümkün değildi.


Burası bir mağara değil. Roma'dan kalma bir yer de değil. Burası zengin bir adamın Gaudi'ye hamilik yaparak Gaudi'nin dizayn ettiği bir ev. 


Halılar ve camların kırmızısı ahenk içinde . 


Bu renkli camları hafife almayın. Gaudi güneş ışığının eve girmesini sağlamak için özel şekilde tasarlamış




Evin bacalarına bakın. Bunlar normal bacalar ama Gaudi öyle bir hale sokmuş ki duman is bu bacalardan dışarıya çıkmaz istemez sanırım :))

Bu klozet  de gördüğüm en ilginç parçalardan. Tasarımı harika.

Böyle güzel bacaları bulmuşum. Bir hatıra fotosu da çekelim diyorum :) 


Reklama gel : http://www.casabatllo.es/en/ Casa de Batllo . Para verip de çeri girmeye gerek yok caddeden bakınsanız yeter :)  Gaudi'nin eserlerini ziyaret ederken kendinizi "Harikalar diyarı"nda hissedeceksiniz.

Bu kertenkele Gaudi'nin meşhur hayvancağızı. Park Guell'e girerken bizim aslanlarımız gibi sizi kertenkele karşılar. Yazın bu kertenkelenin önü insanlarla doludur. Herkes fotoğraf çektirme peşindedir. Biz kışın gittik yoğunluk yoktur. Şanslıyız. Kertenkeleyle öpmeli sarılmalı falanlı filanlı fotolar bile çekinebiliriz :DD 

Sagra da Familia : Diğer adıyla bitmeyen kilise. Kilisenin içten ve dıştan bir sürü fotoğrafı var elimde. Yalnız kıştan değil de yazın yaptığımız Barselona gezimizden koyarım yeri gelince. Kilisenin resmi sitesi : http://www.sagradafamilia.cat/sf-eng/?lang= İçi bir mimari harika. Tavan süslemeleri akıllara zarar. Tavana bakıp bakıp bu tavanı nasıl yaptılar diye düşünürken boyun fıtığı olabilirsiniz. Dikkatli olun derim .Kilisenin belirli bir noktasına kadar asansörle çıkmak mümkün. Asansör bilet parasına dahil değildir. Bilet alırken ekstra bir bilet almanız gerekmektedir.( Adamlar işi biliyor! ) Ona da eyvallah! Ama iniş için asansör olayı yok. O daracık merdivenlerden tıpış tıpış ineceksiniz. Yükseklik korkusu olan da çıkmasın :=)




Park Guell ya da Harikalar Diyarı : Resmi sitesine bir göz atabilirsiniz.http://www.parkguell.es/en/portada. Park çok geniş bir alana yayılmış . Manzarası bir harika. 

 Kilisenin dış cephesindeki figürler İsa'nın çarmıha geriliş hikayesini anlatmaktadır.

Bu fotoğraf Sagra da Familia 'nın tavan kısmını göstermektedir.


Sagra da Familia'nın tepesinden bir manzara görüntüsü. 



Barcelona sokaklarındayız. Her yerde bir Gaudi. Yok Gaudi bacası yok kertenkelesi.. Kim dedik bu Gaudi !! Adam ünlü bir mimarmış hem de en çılgınından. Gaudini'nin hayat hikayesini okuduğumuzda adamın neden bu kadar çılgın rengarenk eserler vermesinin sebebini anlıyoruz. Gaudi çocukluğunda bir hastalığa yakalanmış. Bu yüzden pek çocukluğunu yaşayamamaış hep annesiyle vakit geçirmiş. Çocukluğunda yaşayamadıklarını da eserlerine yansıtmış bir nevi...
ps: Gaudi'ye ayak uydurayım dedim. Yazıların renkleriyle oynadım ;))

BaBaBaBARCELONA _ Ocak 2012


Barselona'ya gelip de hayran olmamak elde değil. Biz hemen bizi burada bırakın moduna girdik bile !


Deniz ürünleri ve deniz ürünlerinden yapılan yemekler bol Barselona'da. En ünlü yemeği de Paella. İçinde pirinç safran ve deniz ürünleri bulunmaktadır. ASlen Valencia bölgesinin yemeği olmakla beraber tüm ülkeye yayılmış. Barselona'da dil Katalanca. Katalan milliyetçiliği ağır basmakta. Bir Katalana İspanyol musun? sorusunu sorduğunuzda küfür etmiş muamelesi görmeniz mümkündür. Bizim Türk müsün Kürt müsün olayının bir çeşidi zannımca.

Barselona'nın her yerin olsuğu gibi  büyük bir çarşısı -caddesi vardır. Grand Via - Bizim İstiklal  tarzında. Cadde boyunca restaurantlar, kafeler, hediyelik eşya dükkanları ve yukarıdaki fotoğrafta da görüldüğü gibi bir sürü artist - ressam görebilirsiniz. Barselona sanat açısından çok zengin bir şehir. 



Burası belediye binası. İki tane eskimo falan filan işte :) He aklıma gelmişken söyleyeyim İspanya ve İtalya gezimiz boyunca şu soruyla devamlı karşı karşıa geldik. " are you twin? "  sonra sorgulamaya başladık ya biz bu kadar benziyor muyuz ??? :))

Burası eski bir şemsiye fabrikasıymış. Fotoprafta çok net görünmese de binanın üzerindeki yuvarlak şekiller aslında şemsiye.

Burası da Barselona'nın en meşhur ve en büyük Katedrali. İspanya Katolik bir ülke.  Girmediğimiz kilisesi kalmadı sanırım. Kiliselerin girişleri de ücretli. Bazen hristiyan ayağına yatıp ayinlere katılırsanız kilise girişini bedavaya getirebilirsiniz. Floransa'daki kilisede bunu uygulamış bulunmaktayız. Yalnız ayin uzun sürmez mi şansımıza. Hoca vaazı uzun tuttu :))  Çıksan çıkamıyorsun vaaz İtalyanca . Neyse sonuna kadar paşa paşa bekledik. Millet vaazın sonunda el sıkışmaya başaldı. Din kardeşiyiz olayı. Sonra da papazın yardımcısı camiiye yardım toplamaya başladı. oh JESUS!!

Barselona'ya has tatlılardan . Çok şekerli olmayan puding muhallebi gibi . Tek farkı üzerine şeker konulup ateşle karamelize edilmesi. Kahveyle bir harika oluyor mutlaka deneyin!



Barselona'ya has çok çeşitli güzel çikolatalar var. Kağıt helva tarzı içine konulmuş kremalı fındıklı çok güzel bir tatlısı vardı. Adını unuttum:( Sen hatırlıyor musun Yasemin ? 


Hediyelik eşya dükkanlarında üzerinde ilginç yazılar olan tişörtler bulabilirsiniz. Okuması bile eğlenceli :) 


Barselona güzel şehir vesselam. Gitmeden önce çok hırsız var dikkatli olun dediler. Hırsızlık olayıyla karşılaşmadık ama adres sorarken  bazı insanların bizi hırsız sanıp çantalarını geri çekmelerine maruz kaldık.  Onun haricinde İspanyollar çok sıcakkanlı. Her zaman yardımcı olmak istiyorlar. Yalnız çoğu İspanyol İngilizce bilmiyor. O yüzden el,ayak, kol ne varsa kullanmak zorunda kalıyorsunuz :)) Ocakta bile hava güzel. Marinası bir harika.  Ara sokaklarındaki orijinal dükkanlar gezilmeye değer. Barselona bizim İspanya'daki son adresimizdi. Paralar suyunu çekmişti bir nevi.. Bu noktada tanıdıklar girdi devreye. Şanslıydık!!! elin Barselona'sında tanıdık bulduk ve marinanın karşısında çok güzel bir evde Sümeyra Ablamız bizi çok güzel bir şekilde ağırladı. Bu vesileyle Sümeyra Abla çok teşekkürler!